Serebral palsi, genellikle bebek daha anne karnındayken ya da doğumdan sonraki kısa süre içinde meydana gelen beyin dokusundaki kalıcı hasar sonucunda ortaya çıkan ve hareket etme kabiliyetinde azalma ile seyreden bir hastalıktır. Beynin bir grup nörolojik bozukluklarını içeren geniş bir terimdir. Hareket fonksiyonlarındaki kısıtlılık ilerleyici değildir ancak yaşa bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.
Serebral Palsi Nedir?
Serebral palsi, çocukluk çağında tespit edilen engellilik nedenleri arasında en sık karşılaşılan hastalık tablolarından biridir. Birçok farklı bozukluk ve rahatsızlık serebral palsi tanımı içerisinde yer alır ve hareket fonksiyonlarının ne derece etkileneceği altta yatan nedene bağlı olarak da değişkenlik gösterebilir.
Serebral palsi, ortalama dünyaya gelmiş 1000 canlı bebekten 2’sinde görülür. Hamilelik süresi (gestasyonel yaş) ve doğum kilosu azaldıkça, rahatsızlığın görülme sıklığında artış meydana gelebilir.
Serebral Palsi Nedenleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?
Serebral palsi ile sonuçlanan rahatsızlıkların büyük çoğunluğu doğum öncesi zamanda meydana gelir ve bu durumlarda en sık rastlanılanı erken doğumdur. 37 haftadan daha kısa süreli hamilelik dönemi sonrasında dünyaya gelen bebekler, prematüre olarak adlandırılabilir.
Prematüre olan bebeklerde beyin kanaması ya da beyin gelişimi ile ilgili anormalliklerin sıklığı ile serebral palsinin görülme sıklığı arasında bir ilişki vardır.Çeşitli nedenlerle anne karnında meydana gelen, büyüme geriliği, enfeksiyonlar ya da doğuma yakın oluşmuş kanamalar nedeniyle de serebral palsi ortaya çıkar.
Serebral palsi için risk faktörleri, doğum öncesi dönem, doğum sürecinde ve doğum sonrası dönemde olmak üzere, 3 dönemde incelenebilir.
Doğum öncesi dönemde serebral palsi için çeşitli risk faktörleri bulunur:
- Anne karnındayken geçirilen enfeksiyonlar
- Kanamalar
- Servikal yetmezlik (genellikle ikinci trimesterde tekrarlayan gebelik kayıplarının nedeni olan rahim boynunun gebeliğin devamını sağlayacak ölçülerden daha geniş olması durumu)
- Çoğul gebelikler
- Doğuştan gelen beyin gelişim anormallikleri
- Annenin hastalıkları
- Çeşitli ilaçlar
- Plasenta anormallikleri
- Genetik rahatsızlıklar
Doğum esnasında da birçok neden serebral palsiye neden olur.
Kan dolaşımında bulunan eritrositlerin amacı oksijenin taşınmasıdır ve bu taşıma işlemini bünyelerinde barındırdıkları hemoglobin sayesinde gerçekleştirirler. Anne karnında bulunan bebekteki hemoglobin çeşidi ile doğumdan sonra bebeğin vücudunda üretilen hemoglobin farklılık gösterebilir. Hemoglobin türleri arasındaki bu geçiş döneminde, bebeklerin vücudu anne karnındaki yaşama ait hemoglobinin temizlenmesinde sorun yaşarsa, bilirubin adı verilen madde kanda birikir ve yüksek seviyelere ulaştığında bebeklerin beyni üzerine toksik etki yapar.
Bu durum kernikterus olarak adlandırılır ve bebeklerdeki yüksek bilirubin seviyesinin beyin fonksiyonlarını bozmasını ifade eder. Kernikterus dışında doğum süreci ile ilgili birçok durum da serebral palsi nedeni olabilir:
- Hipoksi ve iskemi olarak adlandırılan, bebeğin doğum esnasında yeterince oksijen alamaması sonucu beyin dokusunda hasar meydana gelmesi
- Bebeğin beyni ve beyin çevresindeki yapılarında meydana gelen enfeksiyonlar
- Prematüre doğum
- Düşük doğum kilosu
Doğum sonrası dönemde ise bebeğin kafasının travmaya maruz kalması, menenjit (beyni çevreleyen zarların iltihaplanması) ve ensefalit (beyin dokusunun iltihaplanması) gibi nedenlere bağlı olarak serebral palsi gelişebilir.
Serebral Palsi Belirtileri Nelerdir? Serebral Palsi Nasıl Anlaşılır?
Serebral palsi, hareket etme ve koordinasyon becerileri ile ilgili birçok belirtiye neden olur. Bu belirtiler zaman içerisinde kötüleşme eğiliminde değildir.
- Yazma, çatal bıçak kullanma, kıyafet düğmesi ilikleme ve makas kullanma gibi ince motor beceri gerektiren hareketlerde zorlanma
- İstemsiz kas hareketleri
- Dengeyi koruma ve yürümede zorlanma
- Öğrenme problemleri
- Şaşılık gibi görsel problemler
- Konuşma zorluğu
- Emme ve yutkunma zorluğu, salya akması
- Kas yapılarında aşırı gerginlik veya aşırı gevşeklik
- Spastisite (kasların gergin ve sert olmasına bağlı olarak hareketlerin akıcı şekilde gerçekleştirilememesi hali)
- Rijidite (kas katılığı)
- Ataksi (kas aktivitesinde düzensizlik ve koordinasyon problemi)
- Nöbetler (kas kontrolünün kaybolduğu ve genellikle bilinç kaybı ile seyreden nörolojik durum)
Serebral Palsi Hastalığının Tipleri Nelerdir?
Serebral palsi hastadaki temel hareket bozukluğuna göre sınıflandırılır. Beynin etkilenen bölgesine bağlı olarak aşağıdaki hareket bozukluklarından bir veya daha fazlası görülür:
Spastisite (kasların kasılması)
Kontrol edilemeyen hareketler (diskinezi)
Denge ve koordinasyonda bozukluk (ataksi)
Motor bozukluklara göre serebral palsi 4 gruba ayrılmaktadır.
Spastik Serebral Palsi: Olguların %80’ini oluşturur. Hastaların kas tonusları artmıştır. Spastik serebral palsinin alt tipleri vücudun etkilenen bölümlerine göre belirlenir.
Spastik dipleji/diparezi: Hastaların bacak kasları kol kaslarına göre daha fazla etkilenmiştir. Bu hastalar kalça ve bacaklarının kasılı olması nedeniyle rahat yürüyemeyebilirler.
Spastik hemipleji/hemiparezi: Vücudun sadece bir tarafı ve bacaklara göre kollar daha fazla etkilenmiştir.
Spastik kuadripleji/kuadriparezi: En ağır formudur. Kollar, bacaklar, vücut ve yüz etkilenmiş olabilir.
Diskinetik Serebral Palsi: Bu hastalar ellerini, kollarını, ayaklarını, bacaklarını kontrol etmekte zorlandıkları için oturamazlar ve yürüyemeyebilirler. Aşırı miktarda istemsiz hareketlere eşlik eden hızlı ve ritmik kas kasılmaları vardır. Bu nedenle emme, yutkunma ve konuşmada zorlanırlar. Kas tonusları gün içinde veya günden güne farklılık gösterebilirler.
Ataksik Serebral Palsi: Hastanın sabit duramadığı ve koordinasyon kaybının belirgin olduğu serebral palsi tipidir. Bu tipte kaslar diğer tiplere göre daha gevşek haldedir.
Mikst Serebral Plasi: Bazı hastalarda birden fazla serebral palsi tipinin belirtileri olabilir. En sık görülen mikst serebral palsi türü spastik/diskinetik tiptir.
Serebral Palsi Tedavisi Nasıldır?
Tedavi planlamasından önce serebral palsili tüm çocukların zeka geriliği, görme ve işitme problemleri, konuşma ve anlama güçlükleri açısından değerlendirilmelidir. Bebeklik döneminde tanı alan hastalarda erken dönemde rehabilitasyon uygulamalarına başlanması ile beynin nöroplastisite denilen sinirler arasında yeni bağlantılar kurma ve onarma özelliğinden faydalanılabilirler.
Tedavi planlama aşamasında ise sadece tek bir branş değil bir çok farklı branştan hekim görev alır. Fizik tedavi uzmanları, ortopedi uzmanları, nöroloji uzmanları, pediatri uzmanları ve birinci basamak sağlık birimlerindeki doktorlar, serebral palsi tedavisinde yer alabilecek hekimlere örnektir. Hangi tıp branşının tedavi uygulamalarında yer alacağı hastada oluşan belirti ve bulgulara göre karar verilebilir.
Serebral palsiye eşlik eden temel belirtinin spastisite olması nedeniyle tedavinin amaçlarından ilki bu ağrılı kas kasılmalarının kontrolünün sağlanmasıdır. Bu amaç doğrultusunda hekimin kararına bağlı olarak benzodiazepinler veya baklofen kullanılır.
Tedavi planlamasında yer alan hekimlerin uygun görmesi halinde anormal kas gerginliği, ağrı, salya akması ve sindirim sistemi şikayetlerine karşılık olarak botox olarak adlandırılan botulinum bakterisin toksinini içeren iğne ve ilaçlar kullanılılır.
Distoni olarak adlandırılan tekrarlayıcı kas hareketleri ve seyirmelerinin tedavisinde ise gabapentin veya Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılan levodopa fayda sağlayabilir.
Nöbet ortaya çıkmasını engelliyici ilaçları ifade eden antikonvülsan ilaçlar, nöbetlerle seyreden serebral palsi varlığında kullanılabilir.